Doruk Karahan - İyilik Sorusu

 Acaba bir şey, Tanrı istediği için mi iyidir, yoksa o, iyi olduğu için mi Tanrı tarafından buyrulmuştur?

Merhaba, ben Doruk. Bu yazıda elimden geldiğince bu soruyu cevaplandırmaya çalıştım. Bunu açıklamamız için bence belli başlı dinlerin inandığı, ’’tanrı her şeyi sıfırdan yarattı’’ sözüyle bağlantı kurmamız gerekiyor. Eğer tanrı her şeyi sıfırdan yaratsaydı, doğal olarak hiç bir şey olmayacağından dolayı evrendeki her şey tanrının doğru olduğu düşündüğü fikirlerce yaratılmıştı. Bu yüzden de tanrı buyurduğu için bir şey iyi olurdu. Fakat bu tarz dinlerde genellikle tanrı her zaman açık bir kapı bırakır. Bu; ona göre kuluyla arasındaki güvenin yegane kaynağıdır. Yani kul, öbür yaşamda ödüllendirilecekse tanrının buyurduğunu iyi olarak görmesi gerekli ve koşulsuz şartsız buna uymalıdır. Peki ya bir şey iyi olduğu için tanrı buyurduysa? İşte o zaman teizme çıkıyoruz bence. Teizme göre tanrı, evreni yaratmıştır ve evrene müdahelelerde bulunur. Fakat bu topluma aşılanan tanrı figürüne uymaz ve doğal olarak benimsenmez. Uzun lafın kısası kendi düşüncelerime göre ikisi de aynı kapıya çıkıyor. Bir şey tanrıya göre iyiyse tanrı buyurur, buyurduğu için de kul zaten iyi kabul etmek zorundadır. Okuduğunuz için teşekkür ederim, elimden geldiğince bu soruyu cevaplandırmaya çalıştım.

Doruk KARAHAN 47 11/E

Yorumlar

  1. Eymen Koral8 Ekim 2024 21:01

    Bende sana katılıyorum eğer tanrı iyi bir varlık ise iyi bir şey yapar, tanrının istediği bir şey ise bunu iyi olarak görürüz.

    YanıtlaSil
  2. Orkun Onur Nair 11/E9 Ekim 2024 11:02

    Bence iyi olduğu için Tanrı tarafından buyrulmamıştır, Tanrı kötü şeyler de buyurur ama kötü şeyleri buyurmasa iyi şeylerin ne olduğunu algılayabilir miydik?

    YanıtlaSil
  3. Halil Efe Bilgen9 Ekim 2024 13:22

    Sana katılıyorum çünkü bana göre de kul ölüm sonrası yaşamda ödüllendirilecekse tanrının buyurduğu iyi şeylere uymak zorundadır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Burak Şeddadı - Birey ve Zaman

   "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Thomas Mann'ın 'Büyülü Dağ' romanında geçen bu cümle hakkında ne düşünüyorsunuz? Merhabalar, ben Burak. Bu yazıda "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." cümlesi hakkında yorum yapacağım. Öncelikle bu cümlenin doğru bir noktaya değindiğini söyleyebilirim. Bir insan cümlede de denildiği gibi kendi çağını da yaşar. Sonuçta bir bireyin aklını veya kişisel gelişimini etkileyen en önemli unsurlardan birisi çevredir ve bu bahsettiğim çevrenin çağın unsurlarına göre değişiklik gösterdiğini düşünürsek her çağın insanının akıl yapısının belli konularda farklılık gösterdiğini görebiliriz. Çağın yapısından etkilenmek içinde yaşayan insanların yapısını baştan aşağı değiştirebi...
Devamı

Denizhan Yılmaz - Birey ve Zaman

  "Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar..." Thomas Mann'ın 'Büyülü Dağ' romanında geçen bu cümle hakkında ne düşünüyorsunuz?   Merhaba ben 11/E sınıfından 841 numaralı öğrenci Denizhan Yılmaz. Bugün sizinle " Thomas Mann'ın Büyülü Dağ romanında geçen 'Çünkü insan, birey olarak yalnız kendi kişisel hayatını değil, aynı zamanda, bilinçli veya bilinçsiz olarak, kendi çağının ve çağdaşlarının hayatlarını da yaşar...' cümlesi hakkında görüşlerimi ve fikirlerimi sizinle paylaşacağım. Evet bu sözü şeffaflık ve samimiyet penceresi içinde yorumlamaya başlayacak olursam eğer zannımca bu cümleden ilk olarak algıladığım ve bu sözü söyleyenin bize algılatmak amacı içerisinde olduğu konu insanın sosyal bir varlık olduğu konusudur. Yani insan doğası gereği çevresiyle bir etkileşim ve bir uyum beraberinde yaşamını sürdürür. Çevre faktörünü d...
Devamı

Tuba Nur Korkmaz - Uçurum Sorusu

  Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı? Cinayet bir insanı hukuken veya kasten öldürmektir. Bana göre bir insanın intihar dışı ölmesine göz yummak cinayettir. Bu olayda Ahmet her ne kadar Mehmet’i sevmese de ölmesine izin vermemeliydi ve onu kurtarmalıydı. Çünkü bana göre Mehmet’i kurtarmaması hiç etik bir davranış değil. Ahmet kasten Mehmet’i öldürmese de dolaylı yoldan cinayet işlemiş oldu. Bu olaya farklı bir pencereden bakmak gerekirse Mehmet dünyanın en kötü insanı olsa bile onu öldürmek Ahmet’in değil devletin işidir. Bir insanın ölümüne göz yummak kabul edilebilir bir davranış değil. Benim ahlaki görüşlerime hiç uygun değil. Sonuç olarak bana göre Ahmet kasten olamasa bile cinayet işlemiştir. Ve Mehmet’in ölmesine sebep olmuştur. Bu durumda ben Ahmet’e bir katil gözüyle bakarım. Çünkü Ahmet benim gözümde cinayet işleyebilecek potansiyele sahip bir insa...
Devamı