Kayıtlar

Erdem Aslan - Erdem Kelimesinin Felsefedeki Etkisi

Erdem Kelimesinin Felsefedeki Etkisi Felsefede erdem kavramı, ahlaki olarak doğru olanı yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. Erdem, insanın kendini aşma gücüdür. Kendini aşmak, evrensel oluşuma, her an biraz daha artan bir çapta katılmak demektir. İnsanın kendini aşması, sürekli olarak kendini geliştirmek anlamına gelir. Erdem kavramı, Antik Yunan'da ahlâki bir kullanıma kavuşmadan önce “bir varlığın yerine getirmesi gereken işlevi en iyi biçimde yerine getirmesi” olarak anlaşılıyordu. Erdem, esas olarak üstünlük, mükemmelliktir. Eskiden kullandığımız “fazilet” kelimesinin etimolojisinin de işaret ettiği gibi o bir “fazlalık”tır; gereksizlik anlamında bir fazlalık değil de üstünlük, mükemmellik anlamında bir fazlalıktır. Erdem (arete) kelimesi bir varlığın doğasının, özünün gerektirdiği şeye sahip olmasını, bu şeyin onda üstün ve mükemmel bir durumda bulunmasını onun erdemi olarak tanımlayabiliriz. Felsefeciler, erdemi farkl

Efe Güleroğlu - Uçurum Sorusu

 Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı? Bir insanın tehlikede olduğunu bilmek ve bu tehlikeyi önleyebilecekken hareketsiz kalmak, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda derin bir ahlaki soruyu da beraberinde getirir. Ahmet’in kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görmesine rağmen müdahale etmeyişi, onun kötü niyetinden mi, yoksa bir eylemsizlikten mi kaynaklanıyor? Bu durumun cinayet olup olmadığı sorusu, hem ahlaki hem de hukuki açıdan geniş bir tartışma alanı yaratır. İnsan hayatına karşı duyarsız kalmak, toplumun ve insan olmanın değerleriyle ne kadar bağdaşır? Bu soruyu yanıtlamak, insanın sorumluluğunu, niyetin önemini ve toplumsal etik anlayışını sorgulamamızı gerektirir. Yazımda bu konu hakkında görüşlerimi belirteceğim. Öncelikle, Ahmet, Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü bilmesine rağmen, bu duruma müdahale etmeyerek pasif bir rol ü

Erdem Yüce - Uçurum Sorusu

  Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı? Öncelikle Ahmet'in yaptığının hukuka göre suç olduğunu söylemekle başlayacağım. Bana göre ise bu bir cinayet değildir. Çünkü Ahmet Mehmet'i kendi isteğiyle uçuruma yönlendirmedi, Mehmet'in uçurumu görmemesini Ahmet'e bağlayamayız. Bu yüzden Ahmet'in Mehmet'ten hoşlanmamasından dolayı ses çıkarmaması cinayet suçunu oluşturmaz. Bu da Ahmet'in böyle bir şey yapabilecek olması onun böyle bir kişilikte olduğunu gösterir.  Bir de olayın toplumsal ahlaki kısmıyla ele almalıyız. Bu olay çoğu insana göre cinayettir fakat Ahmet kendi çıkarları doğrultusunda böyle bir karar almıştır ve belki de Ahmet'in yerinde olsaydık onu haklı bulabilirdik. Bu yüzden bence bu olayı cinayet olarak nitelendiremeyiz. Erdem YÜCE 59 11/E

Berra Özgüvenç - Akıl Sorusu

  Akıl (veya bilinç) insan türü için bir yara mıdır yoksa bir nimet mi? Merhaba ben Berra. Akıl insan türü için bir yara mıdır yoksa nimet mi sorusuna cevap vermeye çalışacağım. Akıl, varoluştan bu yana insanın hayatını yönlendiren tek etmendir. İnsanların yaptıkları iyilikler de kötülükler de önce mantık süzgecinden geçirilir. Davranışları belirleyen faktör tek başına akıl olmasa da doğa kanunları gereği attığımız adımdan yazdığımız yazıya, nefret ettiğimiz kişiden aşık olduğumuz insana kadar her şey akıl sayesinde olur. Aslında hayatımızın her alanındaki, birbirinden farklı durumların, temelinde tek bir faktöre bağlı olması bir yandan çok fazla sorumluluk yüklerken diğer taraftan da düşüncelerimizin sınırsız olduğunu keşfetmemizi sağlar. Çok düşünürsek akıl zarardır, yararlı düşünürsek de evrende sahip olduğumuz en büyük nimettir. Aklın  bir nimet olup olmadığı kararını bile kendi aklımızla belirliyor olmamız, aklın sınırlandırılamayacağını da bizlere göstermiş olur. Akıl yalnızca po

Can Akkoçan - İyilik Sorusu

  Acaba bir şey, Tanrı istediği için mi iyidir, yoksa o, iyi olduğu için mi Tanrı tarafından buyrulmuştur? Eğer bir davranış Tanrı onu emrettiği için iyiyse iyi kavramının içi boştur, bir şeyin iyi olup olmaması Tanrı'nın elindedir. Bunu kabul etmek Tanrı'nın tecavüze veya cinayete iyi bir davranış demesi sonucu bunun iyi olabileceğini kabul etmek anlamına gelir. Eğer ki bir şey iyi olduğu için Tanrı tarafından buyuruluyor dersek burada iyilik nedir kavramı ortaya çıkar. İyi olan şeyi belirleyen nedir? Bunu belirleyen başka bir ilahi güçse bu teizme aykırıdır. Burada aynı soru Tanrı'nın üzerindeki güç için sorulması gerekir. Madem tanrı sonsuz kudrete sahipti, neden başka bir gücün bu iyi şeyi belirlemesi sonucu Tanrı o şeyi buyurdu? Ya da bu Tanrı iyi şeyleri buyururken kötü şeyleri buyuran neydi? Madem Tanrı sonsuz bilgi, sonsuz iyilik sahibi, neden sadece bir şey iyi olduğu için Tanrı tarafından buyurulmuş oluyor? Bence bu sorunun tatmin edici bir cevabı bulunmamaktadır.

Türkan Ece Azat - Akıl Sorusu

  Akıl (veya bilinç) insan türü için bir yara mıdır yoksa bir nimet mi? Merhaba, ben Ece. Bugünkü konumuz aklın insanlar için bir nimet mi yoksa bir yara mı olduğu. Aklın tanımına baktığımızda akıl, anlayış karşısında ruhun bir bütün olarak anlama, kavrama ve hükme varma kapasitesidir. Hayvanlar alemine baktığımızda bizi bir hayvandan ayıran en büyük özellik bilincimizin olmasıdır. Hayvanlar da yürür, su içer, yemek yer fakat bu hareketleri sezgisel olarak yaparlar. Bizler ise hayvanlar aleminden farklı olarak bu hareketleri düşünerek, sonuçlarını hesaba katarak, farkındalıkla ve seçerek yaparız. Zaten bence insanı diğer varlıklardan ayıran yani insanı insan yapan kavram akıldır. İnsan, aklını kullanabilen bir varlık olduğundan kendisini tanıyabilir, isteklerini dile getirebilir ve olaylar karşısında tepki gösterebilir. Bana göre bir canlının aklı sayesinde kendini ifade edebilmesi çok büyük bir nimet ve yarardır. Çünkü hayatımızı yönlendirmemizi, bir amaç doğrultusunda yaşamamızı ve h

Meriç Aydın - Uçurum Sorusu

  Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı? "Ahmet, kör olduğunu bildiği Mehmet’in bir uçuruma doğru yürüdüğünü görüyor, ama ondan hoşlanmadığı için aşağıya yuvarlanmasına göz yumuyor. Bu cinayet sayılır mı?” Konusu hakkında hem rasyonel hem de duygusal/ahlaki açıdan fikirlerimi belirtmek istiyorum. Evet, Ahmet’in Mehmet’in uçuruma yürüdüğünü görmesine rağmen onu durdurmaması hukuken cinayet olmayabilir. Ama bu bir ihmal veya yardım yükümlülüğünü ihmali olarak değerlendirilip ceza verilebilir. Ahlaki ve duygusal açıdan ise Ahmet’in Mehmet’i durdurmaması büyük bir ihmaldir. Benim görüşümce insanların başka insanlara zara gelmemesini engelleme sorunluluğu vardır. Ahmet’in Mehmet'i sevmediği gerekçesi savunulamaz bir gerekçedir. İşin kısası Ahmet’in Mehmet’i durdurmaması CİNAYETTİR. Meriç AYDIN 159 11/E