Erdem Aslan - Erdem Kelimesinin Felsefedeki Etkisi

Erdem Kelimesinin Felsefedeki Etkisi

Felsefede erdem kavramı, ahlaki olarak doğru olanı yapıp yanlış olanı yapmamaktır. Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. Erdem, insanın kendini aşma gücüdür. Kendini aşmak, evrensel oluşuma, her an biraz daha artan bir çapta katılmak demektir. İnsanın kendini aşması, sürekli olarak kendini geliştirmek anlamına gelir. Erdem kavramı, Antik Yunan'da ahlâki bir kullanıma kavuşmadan önce “bir varlığın yerine getirmesi gereken işlevi en iyi biçimde yerine getirmesi” olarak anlaşılıyordu.

Erdem, esas olarak üstünlük, mükemmelliktir. Eskiden kullandığımız “fazilet” kelimesinin etimolojisinin de işaret ettiği gibi o bir “fazlalık”tır;

gereksizlik anlamında bir fazlalık değil de üstünlük, mükemmellik anlamında bir fazlalıktır. Erdem (arete) kelimesi bir varlığın doğasının, özünün gerektirdiği şeye sahip olmasını, bu şeyin onda üstün ve mükemmel bir durumda bulunmasını onun erdemi olarak tanımlayabiliriz.

Felsefeciler, erdemi farklı şekillerde açıklamışlardır.

Örneğin, Sokrates erdemi bilgi ile ilişkilendirmiş ve bilgisine göre davranmayı erdemli olmak olarak tanımlamıştır. Platon ise erdemi bir bilim olarak görmüş ve iyiyi gerçekleştirmek için iyi yargılamak gerektiğini savunmuştur. Aristoteles ise erdemi iyiyi gerçekleştirmek yatkınlığı olarak tanımlamıştır.

Erdem ASLAN 352 11/E

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tuba Nur Korkmaz - Uçurum Sorusu

Burak Şeddadı - Akıl Sorusu

Batuhan Okşar - Çevre Sorusu